Kur’an’da Değişim Ve Dönüşümün Belirlenmiş Yasal Adımlarının Kelâmî Yorumu
Özet
Kur’an, insanoğluna kendi çağında ulaşmış olan hitabın adıdır. Bu yüzden başlangıçta hitâbî bir niteliği olan vahyin insanlığın olası hâlleri konusunda farklı değerlendirmelerde bulunması normal kabul edilmelidir. Bununla birlikte onun değindiği konuların insanın hayat tecrübesinde gerçekleşme ihtimali yüksek olan şeyler olduğunu bilmek durumundayız. Ya da vahiy, beşerin akıl, irade ve izanına yardımcı olmak üzere dile getirilen Tanrı ifadeleridir denilebilir. Ancak süre içinde hitâbî olan bir konuşmanın kitâbî şekle bürünmesinden sonra ortaya çıkan problemlerin olduğunu da görmekteyiz. İnsanoğlunun vahiy algısını doğrudan etkileyen bu yaklaşımların temelinde ise bir kısım vahyin zamansallığı yani iptal sorunu olduğunu görmekteyiz. Vahyin kendi şartlarından bağımsız olarak ele alınamayacak olan bu durumun çelişki olarak görülemeyeceğine dair kanaatimizi korumaktayız. O nedenle vahyin her bildiriminin kendi özel şartları bağlamında görülmesi ve esasında her ibarenin oldukça farklı durumlara işaret etmiş olduğu tezimizi ‘çelişkinin imkânsızlığı’ kabulü üzerinden yeniden inşâ etmek istiyoruz. Filhakika Kur’an’da çelişki ya da iptalin imkânsızlığı üzerine bina edilen ve her daim aktif olan farklı bir yaklaşım bulunmaktadır diyebiliriz. Qur’an is the name of the appeal that reached to humanity before its age. So, it should be considered normal that even though at the beginning the revelations had a appealing qualification and in time, they begin to have different evaluations about the possible situations of mankind. That said, we know that the likelihood of the issues Qur’an touched on the human experience is high. Or it can be said that the revelation is God’s expression raised to help mankind’s mind, will and understanding. However, we can observe the problems arising in time after the conversation takes on the shape of an inscription. We see that the basis of this approach to directly influence human’s perception of revelation is temporality or cancelation of some revelation.We maintain our conviction that can not be seen as a contradiction since revelation can not be dealt with independently of their conditions. That’s why, we want to reconstruct our argument that actually every phrase refer to different situation and every statement should be considered its own conditions, upon acknowledgement of “impossibility of contradiction”. In fact, we can say that there is a different approach which is always dynamic and built upon the impossibility of cancellation and contradiction in Qur’an
Kaynak
e-Şarkıyat İlmi Araştırmalar DergisiCilt
11Sayı
2Bağlantı
https://doi.org/10.26791/sarkiat.549107https://app.trdizin.gov.tr/makale/TXpJMk1EWXhNUT09
https://hdl.handle.net/11436/5665