1926 Tarihli Medeni Kanun'un Kabulünden Sonra Çokeşli Ailelerde Görülen Bazı Hukuki Problemler (Rize Örneği)
Özet
1926 yılında yürürlüğe giren Türk Medenî Kanunu, Türk hukuk tarihinde çok büyük bir değişimi ifade etmektedir. Bu tarihe kadar tamamen şer'î hukuka dayanan Türk medenî hukuku, artık laik bir hüviyete bürünmüştür. Bu durum, eski hukuk normları çerçevesinde oluşmuş toplumsal pratiklerle, yeni hukukun inşa etmeye çalıştığı düzen arasında birtakım tezatlar ortaya çıkarmıştır. Eski hukuka göre meşru olan çok eşliliğin yeni kanunla birlikte yasaklanması, bu tezatlardan biri olarak zikredilebilir. Mesela 1926'dan önce iki ya da daha fazla sayıda kadınla evlenilerek oluşturulmuş bir ailenin durumunun ne olacağı önemli bir problemdir. Bu ve benzeri problemlerin hâlli için Medenî Kanun'un kabulünden sonra bir de bu kanunun tatbikine ilişkin kanun çıkarılmış ve eski usûlde yapılan evliliklerin aynen geçerli olduğu kabul edilmiştir. Böylelikle eskiden gelen çok eşli aile yapısı, yeni hukuka geçiş sürecinde kanunî bir zemine oturmuştur. Ancak hayatın tabiî akışı içinde bu tip ailelerde yaşanan problemler, yeni hukuku tatbik eden mahkemelere intikal etmekten geri durmamıştır. Bu çalışma, 1926'da kabul edilen Türk Medenî Kanunu'ndan sonra, çok eşliliğin olduğu ailelerde görülen birtakım hukukî problemlere, hukuk tarihi araştırmalarında hiç kullanılmamış bir kaynak olan adliye arşivinde tespit edilen örnekler üzerinden işaret etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın bir gayesi de, yakın döneme ait sosyal tarihimizin yazımında kaynak olarak kullanılabilecek adliye arşivlerinin önemini ortaya koyabilmektir. The Turkish Civil Code, which entered into force in 1926, represents a great change in Turkish law history. Turkish civil code based on purely Shari'a law till that date has turned into a secular identity. This has created some contradictions between the social practices that were built around the old legal norms and the order in which the new law tried to build. Polygamy, which was legitimate under the old law, but which was prohibited in the new law, can be viewed as one of these contrasts. For example, what would happen to a family created by the union of one man with two or more women before 1926 was a major problem. For the sake of these and similar problems, after the adoption of the Civil Code, a law on the application of this law was issued and it was accepted that marriages made in the old way were just as valid. Thus, in the process of transition to the new law, the old polygamist family structure became grounded on a legitimate ?oor. However, the problems experienced in such families in daily life did not stop from passing on to the courts that applied the new law. This study intends to point out some of the legal problems seen in polygamy after the Turkish Civil Code, adopted in 1926, through the examples found in the court archive, which is an unused source in the history of law history. One aspect of the work is to be able to demonstrate the importance of court archives that can be used as a source in the writing of our social history of the near future.