New energy geopolitics shaped by energy transition: The energy balance for rare earth elements and critical minerals

Abstract

Energy transitions have affected world development historically. Energy transitions first started with the use of wood as a heating source reached renewable energy sources that are environmentally-friendly, safer and cleaner such as sun, wind, wave, biomass and, geothermal. Renewable energy sources and new energy technologies are leading tools in combating global warming and climate change. However, the energy transition causes new geopolitical tensions in terms of energy security. Inputs such as cobalt, lithium, germanium, tellurium, and neodymium are used for the production of wind tribunes and solar panels, for the construction of power plants, and products such as electric vehicles and energy storage units related to new energy technologies. These inputs are found in small quantities in certain countries, which therefore are called rare earth elements or critical minerals. The fact that critical minerals becomes one of the most important components of the energy transition leads to global competition regarding access to these resources. This study explains the new energy geopolitics specific to critical minerals, an important component of the so-called energy transition analyzes the global competition in production, export, and import of critical minerals as well as addressing the geopolitical approaches emerging in the axis of countries with mineral reserves

Tarih boyunca enerji dönüşümleri dünyanın gelişiminde etkili olmuştur. Odunun bir ısı kaynağı olarak kullanımıyla başlayan enerji dönüşümü, günümüzde rüzgâr, güneş, dalga, biyokütle ve jeotermal gibi daha temiz, daha güvenli ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarına uzanmıştır. Yenilenebilir enerji kaynakları ve yeni enerji teknolojileri, dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliği tehlikesiyle mücadelede en önemli araçlardan bir haline gelmiştir. Ancak bu enerji dönüşümü enerji güvenliği açısından yeni jeopolitik gerginliklere de yol açmaktadır. Enerji santrallerinin oluşturulmasında, güneş panelleri ve rüzgar türbinlerinin üretiminde ve yeni enerji teknolojileri ile bağlantılı elektrikli araçlar ve enerji depolama birimlerinin üretiminde kobalt, lityum, germanyum, tellür ve neodyum gibi sadece belirli ülkelerde yoğunlaşan, az miktarda bulunan ve bu nedenle kritik mineralleri olarak adlandırılan girdilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda kritik minerallerin enerji dönüşümünün en önemli bileşenlerinden biri haline gelmesi, bu kaynaklara erişim açısından küresel bir rekabetin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, enerji dönüşümünün önemli bir bileşeni olan kritik mineraller özelinde ortaya çıkan yeni enerji jeopolitiği açıklanırken bunların üretimi, ihracatı ve ithalatı ekseninde oluşan küresel rekabet değerlendirilmekte ve bu minerallerin rezervlerine sahip ülkeler ekseninde gelişen jeopolitik yaklaşımlara yer verilmektedir.