Şiddetli hastalık bulgusu olan COVID-19 tanılı hastalardaki klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının mortalite üzerine etkisi
Göster/ Aç
Erişim
info:eu-repo/semantics/openAccessTarih
2023Yazar
Çolak, Sudem Mahmutoğluİlgar, Tuba
Koç, Süleyman
Akyüz, Kübra
Çakır Odabaş, Gülsün
Yavaşi, Özcan
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterKünye
Çolak, S.M., İlgar, T., Koç, S., Akyüz, K., Odabaş, G.Ç. & Yavaşi, ö. (2023). Şiddetli hastalık bulgusu olan COVID-19 tanılı hastalardaki klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının mortalite üzerine etkisi. Flora İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Dergisi, 28(3), 371-382. http://doi.org/10.5578/flora.20239707Özet
Introduction: COVID-19 can range from asymptomatic to critical illness and may result in mortality. In our study, we aimed to evaluate the effect of clinical, laboratory, and radiological findings on mortality in patients diagnosed with severe COVID-19.Materials and Methods: We included SARS-CoV-2 polymerase chain reaction (PCR) positive patients followed up in infectious diseases pandemic and chest diseases pandemic departments at Rize State Hospital in 01.01.2020-31.03.2021. Epidemiological data, chronic diseases, admission symptoms, laboratory findings, and radiological findings of the patients were recorded retrospectively from the patient files. Patients were grouped as survivors and non-survivors. We defined severe disease as patients with pneumonia on radiological imaging, oxygen saturation <90% in room air, and tachypnea or accessory respiratory muscle use. The data were analyzed using SPSS 26.0 statistical software, and the statistical significance level was set at p< 0.05.Results: 135 patients, 110 of whom were survivors and 25 non-survivors, were included in the study. The mean age was 65.5 +/- 15.45 years and 61.5% (n= 83) of patients were male. The mean age of the non-survivors was higher compared to survivors (p= 0.007). The mortality rates in patients with coronary artery disease (CAD) and chronic kidney disease (CKD) were statistically higher in non-survivors (p= 0.032, p= 0.032). The rate of tachypnea was found to be statistically higher in the non-survivors (p= 0.001). During the follow-up period, chest X-rays were taken every other day for assessment. The rate of progression was found to be statistically significantly higher in non-survivors (p= 0.004). According to the results of the multivariate logistic regression analysis, the presence of CAD, tachypnea at hospital admission, and progression in chest X-ray were considered independent risk factors for mortality.Conclusion: In this study, the factors that may worsen the disease in the severe COVID-19 disease course were estimated and the presence of CAD, tachypnea, and progression in chest X-ray was found to be independent risk factors for mortality. In addition to chronic diseases and symptoms at presentation, the detection of progression in chest X-ray in the clinical follow-up of patients is a risk factor for mortality, which shows us that radiological follow-up should be kept in mind during the course of the disease. Giriş: COVID-19 asemptomatik hastalıktan kritik hastalığa kadar değişebilen şekilde seyredebilen ve mortalite ile sonuçlanabilen bir
hastalıktır. Çalışmamızda COVID-19 tanısı alan ve şiddetli hastalık bulgusu olan hastaların klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının
mortalite üzerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Materyal ve Metod: Çalışmamıza 01.01.2020-31.03.2021 tarihleri arasında Rize Devlet Hastanesinde pandemi infeksiyon hastalıkları ile pandemi göğüs hastalıkları servislerinde takipli SARS-CoV-2 polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) pozitif hastalar dahil edildi.
Retrospektif olarak hasta dosyalarından hastaların epidemiyolojik verileri, kronik hastalıkları, başvuru semptomları, laboratuvar
bulguları, radyolojik bulguları kaydedildi. Hastalar sağ kalanlar ve kaybedilenler olarak gruplandırıldı. Radyolojik görüntülemelerinde
pnömoni saptanan, oda havasında oksijen satürasyonu <%90 olan, takipne veya aksesuar respiratuvar kas kullanımı olan hastalar
şiddetli hastalık olarak tanımlandı. Verilerin incelenmesinde SPSS 26.0 istatistik paket programı kullanıldı, istatistiksel anlamlılık düzeyi
p< 0.05 olarak kabul edildi.
Bulgular: 110 sağ kalan ve 25 kaybedilen olmak üzere toplamda 135 hasta çalışmaya alındı. Hastaların yaş ortalaması 65.5 ± 15.45
yıldı ve %61.5’i (n= 83) erkekti. Kaybedilenlerin yaş ortalaması, sağ kalanlara göre daha fazlaydı (p= 0.007). Koroner arter hastalığı
(KAH) ve kronik böbrek hastalığı (KBH) olan hastaların kaybedilme oranları olmayanlara göre istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha
yüksek saptandı (sırasıyla p= 0.032, p= 0.032). Hastaneye başvuru sırasında takipnesi olan hastalarda kaybedilme oranı takipnesi
olmayan hastalara göre istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p= 0.001). Diğer başvuru muayene semptom ve
bulguları olan ve olmayan hastalar arasında kaybedilme oranları açısından istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi. Hastaların klinik
takibinde günaşırı çekilen akciğer grafisi (AG) kullanıldı. Akciğer grafisinde progresyon gözlenen hastaların kaybedilme oranı progresyon gözlenmeyenlere göre istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p= 0.004). Yapılan çoklu lojistik regresyon analizi
sonuçlarına göre ise hastalarda KAH bulunması, hastaneye başvuru anında takipne bulunması ve klinik takibinde AG’de progresyon
gözlenmesinin mortalite için bağımsız birer risk faktörü olduğu sonucuna varıldı.
Sonuç: Bu araştırmayla şiddetli COVID-19 hastalık seyrinde hastalığı kötüleştirebilecek faktörlerin tahmini yapılmıştır ve hastalarda KAH
olması, hastaneye başvuru anında takipne bulunması ve klinik takibinde AG’de progresyon gözlenmesinin bağımsız bir risk faktörü olduğu düşünülmüştür. Kronik hastalıklar ve başvuru semptomları yanı sıra hastaların klinik takibinde AG’de progresyon saptanmasının mortalite için bir risk faktörü olduğunun bulunmuş olması, hastalık seyrinde radyolojik takibin de akılda tutulması gerektiğini göstermektedir.